YAKIN AKRABALARIN TAŞINMASI AHLAKİ BİR ÖDEVİN İFASI KAPSAMINDA OLUP, BELİRLENEN TAZMİNATTAN HATIR TAŞIMASI İNDİRİMİ YAPILAMAZ
Somut olayda; davalıya sigortalı araçtaki yolcu müteveffa …’in sürücü dava dışı …’ın annesi olduğu görülmektedir. Yakın akrabaların taşınması ahlaki bir ödevin ifası kapsamında olup, belirlenen tazminattan hatır taşıması indirimi yapılamaz. Sürücü ile ölen annesi arasındaki bu taşımada hatır taşıması bulunmamasına göre hatır taşıması gereği indirim yapılmaksızın tazminat belirlenmesi gerekirken yazılı gerekçe ile eksik tazminata hükmedilmesi isabetli olmamıştır.Devamı...
Davaya konu taşınmazın aynı taşınmazlar olduğu; mevcut davanın, elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi istemine ilişkin olduğu ancak aynı taşınmazın ortaklığın giderilmesi talebi ile İstanbul 9. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2013/492 Esas sayılı dosyasına konu yapıldığı, TMK'nun 644/2. maddesi uyarınca ortaklığın giderilmesi davası açılan hallerde elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesinin mümkün olmadığı, somut olayda aynı taşınmaza yönelik derdest Ortaklığın Giderilmesi davası bulunması ve TMK'nun 644/2. maddesi uyarınca ortaklığın giderilmesi davası açılan hallerde Elbirliği Mülkiyetinin Paylı Mülkiyete Dönüştürülmesinin mümkün olmadığı\" gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.Devamı...
BEDENİ ZARARLAR GENELLİKLE ÖZEL İNCELEME VE TEKNİK BİLGİ GEREKTİRDİĞİNDEN, SORUŞTURMA SÜRECİNDE VE ERKEN DÖNEMDE YAPILAN UZLAŞMALAR DOĞRUDAN GEÇERLİ KABUL EDİLEMEZ
Bedensel zararlar söz konusu olduğunda maluliyet raporu ve aktüer hesabı incelemesi gibi teknik bazı verilere ihtiyaç duyulacağından, dava konusu eylemle ilgili olayın hemen akabinde ve soruşturmanın başında işletilen uzlaşma süreci içinde zararın sağlıklı şekilde belirlenebilmesi her zaman mümkün olamayacaktır.Devamı...
TENKİS- MURİS ADINA TÜM TEREKE MEVCUDUNUN ÖLÜM TARİHİ İTİBARIYLA DEĞER TESPİTİ GEREKMEKTEDİR
"...mahkemece hükme esas alınan 15.06.2015 havale tarihli tenkis bilirkişi raporunda murisin terekesi belirlenirken yalnızca davalıya vasiyet edilen 5 adet taşınmazın değerinin esas alındığı, diğer malvarlığı değerlerinin (davacıya bırakılan taşınmazlar ile mevcut ise vasiyet dışı diğer taşınmazların) hesaplamaya dahil edilmediği anlaşılmaktadır. Oysa tenkis davalarında miras bırakan adına olan tüm tereke mevcudunun mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle değerinin tespiti; gerek sabit tenkis oranının hesaplanması, gerekse ihlal edilen mahfuz hissenin belirlenmesi için zorunludur."Devamı...
KAZA YERİNİN TERK EDİLMESİ HALİ YALNIZCA BEDENSEL ZARARLA SINIRLI OLMAYIP SALT MADDİ HASARLI TRAFİK KAZALARINDA DA SİGORTACININ RÜCU HAKKI DOĞMAKTADIR
Olay yerini terk ile içe rücu sebebi gerçekleşmiş olup olay yerini Genel Şartların B.4-f maddesinde sayılan haller ile benzer zorunlu nedenlerden biri nedeniyle terk ettiğini, dolayısıyla rücu sebebinin oluşmadığını ispat yükü ise sigortalıdadır. Sigortalı kaza yerini ancak Genel Şartların B.4-f maddesinde sayılan zorunlu nedenlerden biri nedeniyle terk ettiğini ispatlar ise rücu durumundan kurtulacaktır.Devamı...
SİGORTACININ FAZLA ÖDEDİĞİ BEDEL LÜTUF ÖDEMESİ
Bu durumda, poliçede teminat dışı kaldığı halde yapılan ödemenin lütuf (ex gratia) ödemesi olarak değerlendirilmesi gerektiği ve bu ödemenin davacı ... şirketine sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak talep hakkı vermeyeceği dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.Devamı...
Kasko Sigorta Genel Şartları ve poliçe özel şartları uyarınca aracın sigorta şirketince atanacak ekspere inceleme fırsatı verilmeden sigorta şirketine usule uygun ihbardan ve başvurudan bahsedilemeyeceği, sigorta şirketine yapılmış usule uygun başvuru bulunmadığı tespit olunmakla, sigorta şirketinin başkaca itirazlarının ve başvuru sahibi itirazlarının incelenmesine mahal bulunmadığı gerekçesiyle Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen karara ilişkin davacı başvuru sahibinin itirazının reddi ile davalı ... şirketinin itirazının kabulüne; kararın kaldırılmasına davanın usulden reddine karar verilmiştir.Devamı...
OLAY YERİNİ TERK HALİNDE MADDİ HASAR TALEBİ HUSUSUNDAKİ UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİNE DAİR KARAR
Olay yerini terk ile içe rücu sebebi gerçekleşmiş olup olay yerini Genel Şartların B.4-f maddesinde sayılan haller ile benzer zorunlu nedenlerden biri nedeniyle terk ettiğini, dolayısıyla rücu sebebinin oluşmadığını ispat yükü ise sigortalıdadır. Sigortalı kaza yerini ancak Genel Şartların B.4-f maddesinde sayılan zorunlu nedenlerden biri nedeniyle terk ettiğini ispatlar ise rücu durumundan kurtulacaktır.Devamı...
AVUKAT, ALACAKLI VEKİLİ OLARAK DAVAYI KAYBETSE DE TAKİPTE HİÇBİR ÜCRET TAHSİL ETMESE DE VERİLEN HİZMETİN KARŞILIĞI OLARAK VEKÂLET ÜCRETİNE HAK KAZANIR
Avukatlık ücreti, yargılama esnasında avukatın harcadığı emeğin karşılığıdır. Bu nedenle avukatlık ücreti yargılamada verilen emeğin karşılığı olarak davanın ve işin niteliğine göre belirlenmelidir. Dava sonucunun müvekkil ve iş sahibinin lehine veya aleyhine olması, avukatın ücretine hak kazanması ile bağlantılı değildir. Avukatın ücreti, yapılan işin karşılığı olup işin veya davanın sonucunun ne olduğundan bağımsızdır. Aksi hal Anayasa’nın ücretin emeğin karşılığı olduğunu belirten 55. maddesine aykırılık teşkil edecektir [2]. Kaldı ki, avukatların bir davayı kazanmayı garanti etme gibi bir zorunluluğu bulunmamakla birlikte avukatlık kanunu gereğince, müvekkil veya iş sahibine böyle bir garantinin de verilmemesi gerekmektedir.Devamı...
Somut olayda başvurucu, yaşadığı trafik kazası neticesinde oluşan zararları dolayısıyla yargı mercileri önünde dava açmak yerine tercihen sigorta tahkim komisyonuna başvuruda bulunmuş; geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatının ödenmesini talep etmiştir. Sigorta tahkim komisyonu hakemi başvurucunun talebini kabul etmiş, itiraz üzerine itirazı inceleyen hakem heyeti itirazı kabul etmiş, kararı kaldırmış ve başvurunun reddine kesin olarak karar vermiştir. Başvurucu, tahkim yoluna başvurmakla adil yargılanma hakkına ilişkin iddialarını denetletme imkânından kendi iradesiyle vazgeçtiğinden ve yargısal karar üzerine yapılan bir başvuru söz konusu olmadığından anılan kararlarda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.Devamı...